Tarih17.Ocak.1982.Çorum'un soğuk karlı bir pazar gecesi.
Gürül gürül yanan sobamızın başında,ben,halam annem ve 15 gündür rahatsız olan babam ile birlikte oturuyorduk.Saat gecenin 9'u gibi babam birden fenalaştı.Zor nefes alıp vermeye başladı.O halde babama ne oluyor diye bakarken,annemin çığlıkları kulağımda çınladı.''Koş çabuk amcana haber ver koş''. Dışarı nasıl çıktığımı nasıl koşturduğumu hatırlamıyorum.Hatırladığım,babamın hali ve o sırada mahallede koştururken kulağıma gelen Dallas dizisinin başlangıç müziği idi.O yıllar Dallas dizisinin Türkiye'de popüler olduğu yıllardı.Ben deli gibi koştururken,babam orda son nefesini vermeye hazırlanırken,mahallemizin bir başka tarafında kimiside çayını ve leblebisini yanına almış,keyifle Dallas dizisinin başlamasını bekliyordu.Kimi üzgün kimi mutlu işte bu hayat döngüsü.
Kimi üzgün kimi mutlu işte bu hayat döngüsü.
Geçen akşam yorgun bir mesai bitiminde , sağlıkla akşamı etmenin mutluluğu ve evime aileme kavuşmanın keyfi ile hızlı hızlı yürüyerek evime doğru gidiyordum.Oturduğumuz siteye girdiğimde,hemen yanımızdaki sitenin otoparkında bekleyen 2 adet ambulans farkettim.Ben evimizin zilini çaldığımda,hemen yanımızda iki ambulans içindeki hastalar ve endişeli yakınları ile hastahaneye doğru yola çıkmıştı.Eve girip , mutlulukla 5 yaşındaki fıstıkcığmı kucağıma,oğulcağızımıda yanıma aldığımda bir yandan da o ambulansta ki hastaları ve yakınlarını düşünüyordum.Kimi üzgün kimi mutlu işte bu hayat döngüsü.
Tarih 24.Ekim.2011 Pazartesi Saat 13:41.İş yerimde arkadaşlarım ile birlikte öğlen yemeğimizi yeyip,çayımızı yudumlarken,kah çalışıp,kah şakalaşırken,Van 7,2'lik depremle yıkıldığını,300 ölü 1300 yaralı binlerce de çaresiz,yetim,aciz insanın ortada kaldığını öğrendik.Biz bu haberi öğrenene kadar,neşe içinde olduğumuz saatlerde,güzel ülkemin bir başka yerinde binlerce insan acı içinde kıvranıyordu.Kimi üzgün kimi mutlu işte bu hayat döngüsü.
İş yerimizde bir arkadaşımızın doğum gününü kutluyoruz.Neşe içince arkadaşımıza iyi ki doğdun dileklerimizi iletirken,kahkahalarımız ortalığı çınlatırken,kulağıma caddeden geçen ve sirenleri sonuna kadar bağıran bir ambulansın sesi geldi.Biz o an mutluluk içinde eğlenirken,hemen yanıbaşımızda bir hasta, acı içinde hastahaneye yetişmeye çalışıyordu.Belkide sadece bir kaç dakikalık ömrü kalmıştı.
Şimdi iyide Zarif oğlu ne yapalım , ne demek istiyorsun yani diye düşünüyor olabilirsiniz.Benim demek istediğim şudur ki;
En mutlu,en coşkulu anlarımızda bile,güç durumda olanları aklımızdan çıkartmayalım.bir doğum günü pastası yerken,yada sıcacık evimizde oturup keyifle dizi seyretmeye hazırlanırken bir ambulansın acı acı sesini duyduğumuzda 2-3 dakikalığına da olsa kalben o andaki tüm yardıma muhtaçlar için dua edelim.Allah'tan acil şifalar isteyelim.Yada bir kabristan önünden geçerken,aracımızdaki müzik çaların sesini kısa süreliğine olsa kapatıp,ölmüşler için bir fatiha okuyalım.Bu duayı bilmiyorsak,Yüce yaratıcıdan tüm ölmüşler için bağışlanma ve huzur isteyelim.
Mutlular,üzgünler için dua ettiklerinde,şifa,deva yada rahmet dilediklerinde gıyaplarında da olsa onları üzüntülerine ortak olarak,yardım etmiş olacaklardır.
(Hadisi Şerif)
Babanıza ALLAH rahmet eylesin.
YanıtlaSilHayat işte, herkes bir koşturmaca içinde gidiyor.Bu koşturma içinde kimi yıkılıyor kimide devam ediyor.
Teşekkür ediyorum Oktay Bey
YanıtlaSilDediğiniz gibi bu koşturmaca içinde kimisi yıkılıyor kimiside yoluna devam ediyor.
Bence önemli olan yıkılırken bile,onurlu namuslu bir biçimde yıkılmak.Yaptığımız her şeyin yüce yaratıcıya hesabını vereceğimizi bilmek.
Saygılar